FAUST: KEDER BATAKLIĞINDAKİ KADERİMİZ
"Senin duyguların kapalı, yüreğin ölü!
Yıka şafak vakti ölümlü göğsünü!”
Goethe, var ettiği Faust ile birlikte neredeyse tüm hayatı boyunca yaşamış ve Faust, Goethe ile birlikte büyümüş, olgunlaşmıştır. Çünkü o, Faust adlı eserini henüz 18 yaşındayken yazmaya başlamış ve tam 83 yaşındayken de eseri sonlandırabilmiştir. 1806 yılında ilk bölümü ve 1832 yılında ise ikinci bölümü yayımlanmış olan Faust, Goethe’nin özel hayatından, ruhsal buhranlarından, özellikle de varoluşsal kıvranışlarından önemli izler taşımaktadır. Karakteri eylemlerinin belirlediğini sert bir biçimde ortaya koyan bu büyük eser Faust’u, Mefisto’yu ve dolayısıyla Goethe’yi bizlere sunar iken aynı zamanda tüm bir insanlığın çıkarımını yapmamızı da sağlamaktadır. Goethe, şiddetli arzularını Mefisto üzerinden, bunlardan kaynaklı sancılarını ise Faust üzerinden açığa çıkarabilmiştir.
Bu çalışmamızda Faust’u genel hatları ile inceleyecek, Faust’un Goethe’yi anlamamızda nasıl bir önem taşıdığını ortaya çıkaracak ve Faust’u bir insanlık eleştirisi olarak ele alacağız.
Faust’a Genel Bakış
Faust iki ana bölümden oluşur: İlk bölüm anlaşılabilirliği kolay olan, olay zincirinin parçalanmadığı bir bölümdür. Burada sade bir anlatım olduğu söylenebilir. Ama ikinci bölüm anlaşılması çok zor olan ve olay zincirinin bütünlük içerisinde olmadığı bir bölümdür. Kullanılan anlatım dili ve teknik Yunan tragedyaları ile benzerlik gösterir. Goethe, Faust 1 ile Faust 2 arasındaki ayrımı şu şekilde anlatmıştır:
‘’İlk bölüm neredeyse tamamıyla özneldir; tamamı çekingen, tutku dolu bir bireyin içinden akıp gelmiştir; bu belki insanlara bu yarı karanlık şekliyle de iyi gelebilir. İkinci bölümde neredeyse hiçbir şey öznel değildir; burada daha yüksek, daha geniş, daha berrak, tutkulardan arınmış bir dünya görülür ve biraz bilgilenmemiş ve bazı şeyler yaşamamış birisi bununla ne yapacağını bilemeyecektir.’’(1)
Yazarın da bahsettiği gibi iki bölüm arasında açık bir öznellik farkı bulunmaktadır. Eserin birinci bölümü Faust’un iç çatışmalarına bizleri tanık eder iken ikinci bölümü Faust’un küçük dünyasından sıyrılmış durumdadır. İlk bölümde Mefisto ile Faust’un kötülük ile arzu yoldaşlığına tanık olur iken ikinci bölümde bu ikili arasında kötülük ile güç yoldaşlığını görürüz.
Faust’un İnsanlığa Yayılışı
‘’Kötülük her zaman şeytan figürü ile karşımıza çıkmıştır. Şeytan Batı’da ilk Hıristiyanlıktan beşinci yüzyıla kadar İblis olarak ele alınmış, İblis yerini Orta çağda Lucifer’e bırakmış, Reformasyon ile de Mephistopheles olarak karşımıza çıkmıştır.’’(2)
Goethe’nin Faust’u, tragedyanın tüm özellikleri ile kusursuz bir şekilde oluşturulmuş bir eserdir ve özellikle de Faust’un ikinci bölümünde kendimizi sanki bir Yunan tragedyası okuyormuş gibi hissederiz. Bu eser, şeytanın insan ile etkileşime girişini ele alırken aynı zamanda gerçeği yüzümüze vurarak insan soyunun çoktandır şeytan ile temas ve hatta işbirliği içerisinde olduğunu da gün yüzüne çıkarır. Eserin başarısı da burada yatmaktadır: Rahatsız edici gerçeklik artık Goethe’nin ruhunu kemirmekten çıkmış, tüm bir insanlığa miras olarak kalmıştır. Kötülük ile gücün işbirliği Mefisto’dan Faust’a, Goethe’den ise tüm insanlığa bir mirastır.
Modernitenin yozlaşmış ahlak öğretisinin kutsal kitabı olarak ele alabileceğimiz bu eser ‘kötülüğün modernleşmedeki görüntüsü’ olan Mefisto ve ‘insanlığın yansıması’ olan Faust’un doyumsuz arzuları üzerinden insanın tüm varolanlar arasındaki ‘bedbaht’ konumunu da gösterir. Faust’un ördüğü girişimler zinciri insanlığın keder bataklığındaki kaderidir.
Tanrı ile Mefisto’nun Faust üzerine bahse girmiş olması mı Faust’un hayatını sarsıntılara uğratmıştı yoksa Faust’un yalnızca kendi isteği ile Mefisto’yla bahse girmesi mi? Kötülük mü Faust’u aşkın bir şekilde sarmıştı yoksa Faust mu kötülüğe sığınmıştı? Bu sorulara tragedyalarda karakterlerin her zaman eylemlerinden sorumlu olduğu bilgisi ile açık bir şekilde cevap vermemiz mümkündür. Faust, Mefisto’dan para, güç, ün ve şehvet isteyerek zekâsını ve bilgeliğini bir kenara atmış ve onun kimi okuyucular tarafından yol arkadaşlığı olarak adlandırılan ‘oyuncağı’ haline gelmiştir.
Faust artık kötülük ile dolup taşmıştır. İlk kötülüğünü aşkı kirleterek Gretchen’e yapmıştır. Fakat birinci bölümde yer alan bu kötülük bilinçsiz olarak gerçekleşmiştir.
Faust ile Gretchen ilk olarak birbirlerine saf bir sevgi ile bağlanmışlardır ve özellikle de Gretchen’in arı sevgisi kendisini oldukça belli etmektedir. Fakat Mefisto cinsel arzunun, ‘sevi’nin sevginin yerine geçmesine sebep olmuştur. Sevgi, ‘sevi’ye doğru bir değişim geçirdiğinde artık her şey için çok geçtir çünkü hazların, kötülüğün tohumları çoktan atılmıştır. Faust ile Gretchen’in bu birlikteliğinin sonucu günahlar, suçlar ve keder ile sonlanmıştır.
Faust, ikinci kötülüğünü yaşlı bir çifte yapar: ‘’Orada ıhlamurlar altında kendime bir yer yapmak istiyorum. Benim olmayan şu birkaç ağaç, dünyalara sahip olma arzumu zedeliyor. Zenginlik içinde yüzerken sahip olamadığımız nesnelerin de varolduğunu düşünmek gibi bir işkence daha var mıdır?’’ Yaşlı çifte ait olan araziyi arzulayan Faust, Mefisto aracılığı ile çiftin öldürülmesine neden olur. İkinci bölümde gerçekleşen bu olay Faust’un bilinçli olarak yaptığı ilk kötülüktür. —Aslında şunu da görmekteyiz: Faust, insanın özünde iyi olduğunu kanıtlamaya çalışır. Ama Mefisto, ne kadar iyi olursa olsun insanı yoldan çıkarmanın yolunu bulmuştur. İnsanın hazlara yenik düşmesi ve tembel olan yanı Mefisto’nun amacına erişebilmesi için kaçınılmaz bir fırsattır. Faust her ne kadar iyiye yönelmenin peşinde olsa da zayıf yanları yüzünden hep bile bile Mefisto’yu takip eder. Kendisine de başkalarına da bu sebep ile hep zarar verir.- Faust yaşlı çiftin öldürülmesine karşı çıksa da daha önce de belirttiğimiz gibi her kişi kendi eylemlerinden ve olası sonuçlarından sorumludur ve bundan kaçmak da sadece kişinin vicdan rahatlığı için kendisini kandırması olacağından imkânsızdır.
Kurtuluşun Anahtarı
Faust’un ilk bölümü Mefisto’nun ve kötülüğün zaferi olarak sonlanıyor. Fakat ikinci bölüm kötülükten kurtuluşun yolunun olduğunu bizlere gösteriyor. Goethe, Faust’un sonunda Mefisto’yu yenilgiye uğratarak okuyucuyu düşünmeye zorluyor ve insanlığın Faust’un düştüğü bataklıktan nasıl çıkabileceğini bizlere sunuyor.
Bu dünyada yalnızca ‘dolaşıp durma’nın, yer kaplıyor olmanın var olmak demek olmadığını işitiyoruz sonunda Faust’tan:
‘’Dolaşıp durdum ben dünyada sadece!
Yakaladım her türlü zevki saçlarından,
Bırakıverdim, tatmin etmeyeni beni,
Saldım, gitmesi için, elimden kaçanı.
İstedim sadece ve sadece gerçekleştirdim
Ve istedim tekrar tekrar ve zor kullanarak
Geçirdim fırtınalı bir hayat:
Önceleri büyük ve güçlüydü,
Ama atıyorum şimdi adımlarımı akıllıca ve ölçülü.’’(3)
Sonuç:
Goethe’nin Faust’u insanlık çıkarımı yapabilmemiz için en güzel araçlardan biridir. O, en temel problemlerden olan kötülük, haz ve insanın özüne değinmek ile kalmamış, ait olduğu zamandan ve mekândan taşarak modernitenin etkisi altına almış olduğu her şeye başkaldırıda bulunmuştur. İlk bölümde varoluşunu şeytan ile anlaşma yapıp hazlarının peşinden koşmak ile anlamlandırmaya çalışan ve bunun acısını da çeken Faust’u görür iken ikinci bölümde Faust karşımıza ideallerinin peşinden koşan, hatta bir ülkenin kuruluşuna öncülük eden biri olarak çıkar. İki bölümün birbirinden çok farklı olması okuyucuda kafa karışıklığına ve özellikle de ikinci bölümde olaylar arası bağlantıların kopukluğu ile metne anlam verememeye sebep olsa da aslında bu iki bölüm de bir bütünün olabilecek en güzel parçalarıdır.
Tüm bir insanlık Faust’ta, Faust da Goethe’de can bulmuştur.
‘’Ama siz, Tanrının gerçek oğulları,
Kıymetini bilin bu canlı, zengin güzelliğin!
Sonsuz etkileyen ve yaşayan var oluş,
Sarsın sizi sevginin kutsal kollarıyla,
Ve bulanık görüntülerle uçuşmakta olanı,
Yakalayın sürekli düşüncelerinizle!’’
Simge ARMUTÇU, 19.06.2019
Dipnotlar:
(1): Goethe, ‘Eckermann ile Sohbetler’, 17 Şubat 1831
(2): KAHRAMANOĞLU, Kemal, ‘Mesnevi ve Faust’ta Kötülük Problemi‘, syf: özet,1
(3): GOETHE, ‘Faust’, Doğu-Batı Yayınları, syf:1176
Kaynak:
GOETHE, ‘Faust’, Doğu-Batı Yayınları, (çeviren: İclal Cankorel), Ankara, 2011
GOETHE, ‘Eckermann ile Sohbetler’, 17 Şubat 1831
KAHRAMANOĞLU, Kemal, ‘Mesnevi ve Faust’ta Kötülük Problemi‘, Sümam Yayınları, 2010
Yorumlar
Yorum Gönder