diyalektiksel boğulma

küçücüktüm,
incecik bir gül dalıydım.
kırıldım,
büyüyemedim.

dikenli teller ve martılar çıkardılar
yüreğimden
-tam sağ alt köşesinden-
sonrasında mermerde kurutulmuş tütün kokusu,
bir tütündür ki tutuşuvermiş içimde
tırnaklarıma kadar yandım.

gözlerimi kurşuni gözlerine usulca iliştirdim,
halbuki yaramaz bir çocukmuşum.
hiroşima'yı görmüşüm sanki.
gözlerimden bilyeler döküldü.
gözlerimi bir daha asla kapatmadım.

o sene atların saçlarında
dipdiri karanfiller vardı.
günahkar kokularıyla kıpkırmızı günahkar karanfiller...
atların saçlarını ören kadınların,
o upuzun parmaklı kadınların
hepsi de ölüydü.
sonra kadınları
atların karınlarına koydular.
ben hayatımda hiç o kadar üşümemiştim.

bir kuş uçurdum tırnak aralarımdan,
o gün tüm kuş yuvalarını söktüler.
evsiz ve de yurtsuz kalmıştık,
sarmaşıklara takılmıştık.
kanat çırpardık da uçtuğumuzu sanardık çoğu zaman.
bunun adına özgürlük dediler.

gittim,
gittim de güzelim diyalektiği
çarklılara sattım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar