Locke’a Göre Çocuk Eğitiminde Yapılan Hatalar
‘’…Onları kötü huylu çocuklar olarak
yetiştirir ve onların
iyi yetişkinler olmasını bekleriz.’’
Aydınlanma
felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan John Locke (1632-1704), her ne kadar
siyaset felsefesi ile kendisini günümüze yansıtsa da eğitim konusunda da çok
önemli fikirlere sahip bir isimdir. O, insan zihninin doğuştan boş bir levha
olduğunu düşünerek döneme damgasını vurmuştur -ki o dönemin İngiltere’sinde bu
düşüncesi sonucunda soylu sınıfının tadını kaçırmayı da başarmıştır. Bu
düşünceye sahip olan Locke, elbette eğitim konusunda kendisinden önce benzeri
görülmemiş (Sokrates, Descartes gibi filozoflar insanın ruhunda bazı doğruları
taşıdığını düşünmekteydiler.) fikirlere de imza atmıştır. Empirizme sıkı sıkıya
bağlı olan Locke, eğitimde, bireye kazandırılacak olan bilgilerin ve
becerilerin sonradan elde edilen şeyler olduğunu savunmuştur.
Locke, ‘’Eğitim
Üzerine Bazı Düşünceler (Some Thoughts Concerning Education)’’ isimli yapıtında
ebeveynlere büyük bir ders vermiş, başarılı bir insanın nasıl
yetiştirilebileceği konusunda onlara fikirlerini sunmuştur. Bu yapıt, aradan
yüzlerce sene geçmesine rağmen hala geçerliliğini koruyan önemli fikirlere
sahiptir. Bu çalışmamızda bu yapıtın önemli bir kısmını oluşturan ‘çocuk
eğitiminde yapılan hatalar’ı inceleyeceğiz.
Sağlıklı Bir Bedenin
Önemi
Çocuğun ahlaki
boyutta doğru eğitilmesi konusuna geçmeden önce sağlıklı bir bedenin önemine
değinmek gereklidir. Çünkü en önemli şey çocuğun sağlıklı bir bedene sahip
olmasıdır. John Locke, beden eğitimine ve sağlığına fazlasıyla önem
vermektedir. Ona göre sağlıklı bir beden sağlıklı işleyen bir aklı yetiştirir
ve sağlıklı beden aynı zamanda mutluluğun da anahtarıdır. Bu konuda Locke şu
sözleri söylemiştir: ‘’Sağlam vücutta
sağlam kafa, mutluluk halinin kısa fakat tam tanımlamasıdır. Bu ikisine sahip
kimsenin isteyeceği çok az şey olur. Bunlardan birisinin eksikliğini çeken ise
daha az iyi bir hayat sürecektir.’’1
Ona göre eğitim
amacı, deneyimin öğrenilmesi ile beraber, sonucunda, mutluluğun ortaya
çıkmasıdır. Tabii, bunun olması için de yine sağlıklı bir bedene ve sağlıklı
duyu organlarına sahip olmak gereklidir.
Ebeveynin
Efendi’liğinin Gerekliliği
Locke, ebeveynlere,
çocuklara her istedikleri şeyi vermemeleri gerektiği konusunda da fikir
vermektedir. Her istediğini ağlama ile ya da küsme ile elde eden çocuk, ileride
hem ailesinde hem yaşadığı toplumda, tüm sosyal ilişkilerinde itaatsizlik
gösterecektir. Ayrıca böyle yetiştirilen bir çocuk ileride erdemsiz bir kişi
haline de gelecektir. Bu sebep ile ebeveynler, çocuklarının iradesini kontrol
altına almaya henüz onlar daha çok küçükken başlamalıdırlar. Locke, irade ile
kurulacak olan bu ilişkiyi şu şekilde anlatmaktadır: ‘’Çocuklar küçükken ebeveynlerini efendileri, tek yetkili patronları
olarak görmeli ve onlara hayranlıkla karışık bir korku hissetmelidirler. Daha
da olgun yaşa geldiklerinde onları en iyi ve en emin dostları olarak görüp
onları sevmeli ve onlara saygı duymalıdırlar. Eğer yanlışım yoksa bu yöntemden
başka seçenek yoktur.’’2
İtaat Nasıl Sağlanmalı?
Peki çocuğun,
ebeveynlerinin efendiliğini kabul etmesi ve onlara itaat etmesi nasıl
sağlanmalıdır? Hatalı ödül ya da ceza uygulaması bu eğitimi nasıl etkiler?
Locke bu konuda
keskin çizgilere sahiptir ve ebeveynlerin bu çizgileri aşması sonucunda çocuğun
tüm eğitim ve sosyal hayatının kötüye gideceğini de belirtmektedir. İtaat
kavramı, kulağımıza çok katı bir kavram gibi gelebilir fakat Locke’un fikirleri
doğrultusunda çocuğun eğitim sürecindeki itaati sanıldığı kadar ağır ve
yıpratıcı değildir.
a) Cezalandırmanın
olumsuz etkisi
John Locke, yanlış cezalandırma
uygulaması konusunda şunları söylemektedir:
‘’Ben de çok şiddetli cezaların hiç faydası olmadığına ve eğitimlerine
büyük zarar vereceğine inanıyorum. Tüm şartlar aynı olmak koşulu ile çok fazla
cezalandırılan çocukların nadiren iyi adam olduklarının görüleceğini
düşünüyorum. Benim söylemek istediğim, çocuk ne kadar genç ise idarenin
sertliğinin o kadar fazla olması gerektiğidir. Zamanla bu sertlik azaltılacak
ve daha ılımlı bir idare haline dönüşecektir.’’3
‘’Saygı ve itaat yerleştirildi mi şiddetli
cezalar, dayaklar ve azarlara başvurmadan sevgi ve şefkatle beraber çocuklar
gelecekte daha iyi yönetilecektir.’’4
‘’Azar ve dayak içeren kısa ve tembel yöntem eğitmenlerin en sık
başvurdukları ve en çok bildikleri bir idare aracıdır ve eğitimde kullanılması
hiç uygun değildir.’’5
Buradan da
anladığımız üzere çocuk eğitiminde dayak başta olmak üzere çocukta travma
yaratabilecek olan hiçbir ceza uygulanmamalıdır. Yoksa çocuk ileride erdemsiz
ve mutsuz bir kişi haline gelecektir ve ebeveynlerine olan sevgisinden de
saygısından da şüphe edecektir. Sert bir duruş sergilemek ile cezalandırmak
arasındaki çizgiyi iyi bilmek gereklidir. Ebeveyn efendi rolünü üstlendiğinde
şunu bilmek zorundadır: Çocuk köle değildir.
Çocuk, yaptığı şeyin
yanlışlığını dayak veya onur kırıcı sözler ile değil, ebeveynlerinin gösterdiği
tutumlu, idareci ve sert duruş ile anlayacaktır. Çocuğun şeyi yanlış
yapmasından dolayı bilinçli bir şekilde duyacağı utanç ve üzüntü, terbiye
yöntemlerinin en iyi sonucudur.
b) Ödüllendirmenin
olumsuz etkisi
Ceza ne kadar çocuk üzerinde olumsuz bir
etki yaratıyor ise aynı şekilde ödül de o kadar olumsuz etkiye sebep
olmaktadır. Çocuk, küçük yaşlardan itibaren ödüle alışır ise yaşı
ilerlediğinde, hatta iş sahibi olma yaşı geldiğinde bile yine iletişimde
bulunduğu kişilerden ödül beklentisine girecektir. Bir işi yapmak için ya da
bir işi yaptığı için sürekli ödül bekleyen bir kişinin hayatta başarısız
olacağı ortadadır. Locke, yanlış ödüllendirmenin çocuk üzerindeki olumsuz
etkisini şu şekilde açıklamaktadır: ‘’Onlara
hoş şeylerle kur yapmaktan özenle sakınılmalıdır. Dersini öğrenmesi için oğluna
(çocuğuna -S.A.) elmalar, erikler ve en çok sevdiği şeyleri veren kişi aslında
kesinlikle bastırmak ve yok etmek zorunda olduğu zevke olan düşkünlüğüne izin
vermiş olmaktan ve bu tehlikeli eğilimi şımartmaktan başka bir şey yapmış
olamaz.’’6
Yanlış uygulunan cezalandırmanın ve
ödüllendirmenin çocuk eğitimindeki kötü etkisini ortaya koyan Locke, erdemli
bir kişiyi var etmenin anahtarını bu iki yöntemi karşısına alarak açıklıyor.
Ona göre erdemli, akıllı ve iyi bir insanı var etmek için çocuğa küçük yaşlarından
itibaren -alışılmış ceza ya da ödül yöntemini kesinlikle kullanmadan- iştahına
karşı koyabilmeyi, zenginlik hevesine, aşırı doyum zevkine karşı gelmeyi
öğretmek gereklidir.
Peki ceza ve ödüllendirme yok ise çocuk
nasıl eğitilecek? Erdemli bir kişiyi var etmenin anahtarı elimizde fakat bu
anahtara nasıl ulaşacağız? Locke, çocuğun yaptığı kötü şeyden nasıl utanç
duyacağına, yaptığı iyi şeyin ise sürekliliğini nasıl getireceğine dair şunları
söylemekte:
‘’Baba veya anne çocuğa kızgı
bir bakış fırlattığında diğer herkes de çocuğa karşı aynı soğuk tavrı takınmalı
ve kimse ona yüz vermemelidir. Ta ki af dilediği ve hatasını düzelttiği zamana
dek. İşte o zaman eski saygınlığı ona geri verilir. Bu sürekli hale getirilirse
sanırım dayak ve azarlara çok az ihtyaç duyulacaktır. …Ayrıca bu onlara
alçakgönüllü olmayı ve utanç duymayı da öğretecektir; herkes tarafından
saygısızca davranıldığını ve ihmal edildiğini fark ettiği şeylere karşı doğal
bir tiksinti geliştirecektir.’’7
Buradan da anladığımız üzere rahatsızlık
verme kaygısı ve utanç duyma en önemli ve gerçek kısıttır. Eğer çocuk bu
ikisine sahip olmuş ise ilerleyen yaşlarında da aklını doğru kullanabilen,
erdemli bir kişi olacaktır. Ayrıca Locke’un fiziki cezalara karşı durmasının en
büyük sebebi de fiziki cezaların (dayak) çocuktaki utanç duyma duygusunu silip
atmasıdır. Çocuk, yaptığı kötü şeyler sonucunda utanç duyacak ve içerisinde
çevresine huzursuzluk verdiği bilinci olduğundan dolayı yaptığı şeyden
uzaklaşacaktır. -Yaptığı iyi şeyler sonucunda çevresinden övgü ve ilgi gördüğü
için- kötüden uzaklaşan çocuk, iyi olana sıkı sıkıya bağlanacaktır. Eğer aile anlatılan
yolda ilerler ise çocuğun ilerleyen yaşlarında erdemli ve sevilen, saygı gören
bir kişi olacağından şüphe yoktur.
c) Kurallar koymak
Locke, çocuk eğitiminde çok sık yapılan ve
bolca gözlemlediği kural koyma yönteminin üzerinde de duruyor. Kendisi,
çocuklara pek çok kural koyulmasına karşı çıkmaktadır çünkü çok fazla kural
koymak çocuğun kafasını karıştıracak ve hapsedilmiş hissetmesine sebep
olacaktır. Böyle bir durumda, kendi tabiri ile ‘zavallı’ çocuğun bu kuralları
hatırlaması da uygulaması da mümkün değildir. Kural ne kadar az olur ise
çocuğun bunlara uyum göstermesi daha kolay olacaktır.
Locke,
bu konuda şu açıklamayı yapmıştır: ‘’Oğlunuza
(çocuğunuza) mümkün olduğunca az kural koyun ve hatta mümkünse gerekli olandan
az olmasına dikkat edin. Çünkü ona çok kural yüklerseniz sonuç olarak şu iki
şeyden biriyle karşılaşırsınız: Ya çok sık olarak ceza (dayak) görmeye
başlarlar ki bu çok kötü bir sonuçtur, ya da bu kurallardan bazıları
çiğnendiğinde cezası kalmasına izin verirsiniz ki bu durumda da bu kurallardan
nefret edilecek ve otoriteniz etkisiz hale gelecektir.’’8
d) Çevrenin önemi
Çocuğun
ahlaklı bir kişi olabilmesinde yetiştiği çevrenin etkisi yadsınamaz bir
gerçektir. Çocuklar, taklit yolu ile öğrenirler ve ilk taklit ettikleri
ebevenyleridir. Zamanla çevresindekileri de taklit etmeye ve hareketlerini
deneyimlemeye başlarlar. Eğer çocuğun çevresinde (ebeveynler, akrabalar, yaşıt
arkadaşlar) kötü ya da iyi insanlar var ise çocuk o insanların iyi ya da kötü
hareketlerini, sözlerini taklit edecektir ve zamanla deneyimlediği bu şeyleri alışkanlık
haline de getirecektir. Bu yüzden eğer çocuğun ileride erdemli bir kişi
olmasını istiyor isek ilk olarak kendimiz erdemli olmalı ve sonrasında da
çocuğun çevresindekileri erdemli insanlardan oluşturmalıyız. Locke, çevrenin
etkisi hakkında büyük bir önem taşıyan şu açıklamayı yapmıştır:
‘’Kesin olarak kabul etmelisiniz ki onlara
istediğinizi öğretin ve günlük olarak istediğiniz güzel dersleri verin;
davranışlarını etkileyecek en önemli etken çevresinde onunla konuşan insanlar
ve bu insanların tavırlarıdır. Çocuklar birçok şeyi başkalarından örnek alarak
yaparlar. Bizler bir çeşit aynayız ve çevremizdeki şeyleri yansıtırız. Gördüklerini ve duyduklarını daha iyi anlayan çocuklarız bizden farklı olmaları beklenemez.''(9)
Elbette ebeveynler, çocuklarının arkadaş
çevrelerini her zaman yönetemez, şekillendiremezler. Çocuğun yaşı ilerledikçe
okulda, işte, sokakta, çevresinde doğal olarak iyi kişiler de kötü kişiler de
olacaktır. Burada önemli olan konu en azından çocuk okul çağına gelmeden veya
ergenlik çağına girmeden onu erdemli bir insan yapabilmektir. ‘’Erdem, dünyayla
ilgili bilgi edinmekten daha zor elde edilir.’’diyor Locke. Erdem eğer bir defa
kaybedilir, zarar görür ise telafisi mümkün olmayabilir. Bunun için çocuklar
henüz küçük yaşlarındayken erdemli insanların yanında bulunup erdemli
hareketleri ve sözleri deneyimlemeliler.
Tüm bunlar doğrultusunda görmekteyiz ki
Locke, çocuk eğitimi konusunda iki ana noktaya işaret ediyor: İlki ahlaki
şekillenmeden önce çocuğun beden sağlığını sağlamak, ikincisi ise çocuğu hem
fiziksel hem ruhsal olarak yıpratacak her şeyden kaçınılıp çocuğu erdem sahibi
bir insan olarak yetiştirmek. Ayrıca çocuk eğitiminde özellikle şu noktaya
dikkat çektiğini de fark etmekteyiz: Çocuğun ilerleyen yaşlarında nasıl bir
kişi olacağını kalıtsal faktörler değil, çevresel faktörler belirlemektedir.
Çalışmamızda da üzerinde durduğumuz gibi Locke, eğitimin çocukluktan itibaren
insan hayatının tüm kısmını etkilediğinin farkında olduğundan iyi bir eğitimin
nasıl olmasını gerektiğini ve alışılmış çocuk eğitiminde hangi yanlışların
yapıldığını ustaca göstermektedir.
Simge ARMUTÇU, 06.04.2019
(1): Eğitim Üzerine, John LOCKE, syf:13, 1. kısım,
Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı: Eylül 2004
(2): Eğitim Üzerine, John LOCKE, syf:39, 41.
kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı: Eylül 2004
(3): Eğitim Üzerine, John LOCKE, syf:41, 43.
kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı: Eylül 2004
(4): Eğitim Üzerine, John LOCKE, syf:41, 44.
kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı: Eylül 2004
(5): Eğitim Üzerine, John LOCKE, syf:42, 47.
kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı: Eylül 2004
(6): Eğitim Üzerine,
John LOCKE, syf:43, 52. kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı:
Eylül 2004
(7): Eğitim Üzerine,
John LOCKE, syf:47, 59. kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı:
Eylül 2004
(8): Eğitim Üzerine,
John LOCKE, syf:50, 65. kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı:
Eylül 2004
(9): Eğitim Üzerine,
John LOCKE, syf:56-57, 67. kısım, Yeryüzü Yayınevi, çeviren: Aylin UĞUR, baskı:
Eylül 2004
Kaynak:
- Eğitim Üzerine, John LOCKE, Yeryüzü
Yayınevi, çeviren: Aylin Uğur, Baskı: Eylül 2004
- John Locke ve Eğitim, Mustafa CİHAN, dergipark.gov.tr
- Aydınlanma Devrinde Eğitim ve John Locke, Mahmut
ÇİTİL, mahmutcitil.blogspot.com
- Filozof John Locke’un Devlet Sistemi ve Çocuk
Yetiştirme Üzerine Bazı Düşünceleri, Dr. Adnan Erginel
Yorumlar
Yorum Gönder