STOACILIK VE DEPRESYON İLE SAVAŞMAK
‘’MutIu yaşam, tutku ve korku üzerinde mantığın
ve düşüncenin eIde ettiği bir zaferdir.,,
Seneca
Modern çağın insanı
mutsuz. Modern çağın insanı ne yaptığını, hayatını nasıl yönlendirmesi gerektiğini,
ne için yaşadığını bilmiyor. Koca bir ömür bir taraftan diğer bir tarafa
savrulmak, koşuşturmak ile geçiyor. Ruhu besleyecek olan şeyi -dışarıda-
bulduğunu sanıyor ya da bulamıyor. Bu sorunlara Antik zamanlarda bir çözüm yolu
gösterilmiş olduğunu, bir ekolün var olduğunu hatırlatmak da bu noktada önem
kazanıyor: Stoacılık. M.Ö. 4. yüzyılda Kıbrıslı Zenon tarafından Atina’da
kurulan bu felsefi ekolü yakından tanımak ve yüzyıllardır geçerliliğini
yitirmemiş olan öğretilerini bilip özümsemek daha dolu ve mutlu yaşanacak olan
bir hayatın kapılarını açacaktır.
Stoacılık Nedir?
Stoacılığın kurucusu
Kıbrıslı Zenon (M.Ö. 336-262)’dur. Yüzyıllar boyunca ilerlemesini sürdürmüş
olan bu ekolü 3 dönem içerisinde inceleyebilmekteyiz: Eski Stoa (Kıbrıslı
Zenon, Kleantes ve Hrisippos), Orta Stoa (Panaitios, Poseidonios) ve Roma
Stoası (Cicero, Annaeus Seneca, Epiktetos, Marcus Aurelius).
’Zenon, insanın, Tanrı’nın istencini ifade eden olaylar düzenine
uyarak doğa ile uyumlu yaşamasını ister ve böylece Stoa öğretisi bir maddecilik
ve ahlaki bir akılcılık olarak gelişir.’’1
Stoacılığın en
önemli ilkesi ‘doğaya uygun davranmak’tır. Doğaya uygun davranan insan akla
uygun davranır ve böylece insan kendisine de uyum sağlamış olur. Doğaya uygun
davranan insan, tüm zorluklara sabır ile katlanır, ölçülü davranır, adaletli
olur ve en doğru olanı seçer. Aynı zamanda bunlar, Stoacı ekolün kurucusu olan Kıbrıslı
Zenon’un 4 ana erdemini de oluşturmaktadır: Sabırla katlanma, ölçülü olma,
adaletli olma ve doğru seçme.
Stoacılık, evrenin
doğal düzeni ve doğal var oluşu ile insanın bütünlük içerisinde yaşamasını,
aynı zamanda insanın iç ve dış dünyasında da bütünlüklü olmasını amaçlayan bir
yaşam görüşüdür. Bu bütünlüğü Stoa okulunda yetişmiş olan Epiktetos’un şu sözü
ile açıklığa kavuşturmak uygun olacaktır: ‘’Kontrol
edebileceğiniz ve kontrol edemeyeceğiniz şeyleri iyi öğrenin.’’ Yani insan
öncelikle şunun bilincinde olmalıdır: Dış dünya değişim içerisindedir ve ona
müdahalede bulunamayız. Yalnızca kendi iç dünyamızı yönetebiliriz. Bu da akıl
yolundan sapmamamız ile gerçekleşir. Kontrol edemeyeceğimiz şeyler üzerine
odaklanmak enerjimizi boşuna harcamak olacaktır ve bu da bizi elbette
mutsuzluğa götürecektir.
Stoacılar her ne kadar
kaderci görüşe sahip olarak bilinse de onlarda yaygın bir kaderciliğe
rastlanmaz. İnsanın kendi kendisinin Tanrı’sı olduğu vurgusunu yaparlar. Onlar
için insan, başına gelecek olan iyi ya da kötü şeyleri bilemez ve seçemez;
ancak o şeyler ile karşılaştığında onlara vereceği tepkiyi kendi
belirleyebilir. Bu tepki de olabildiğince aşırıdan uzak olmalıdır çünkü insanın
kendisine yapabileceği en kötü şey ruhuna zarar vermektir.
Stoacı Öğretinin Amacı
Stoacı öğretinin
amacı insanları ‘logikos’ yapmaktır. Logikos kavramı ise rasyonel, akıllı,
mantıklı anlamlarına gelmektedir.2 Ayrıca insan logismos kavramı ile de birlikte
hareket etmelidir. Logismos kavramı da hesap yapma, derin düşünme anlamlarına
gelmektedir. Stoacı öğretinin amacı içerisinde yer alan bu iki önemli kavram
stoacılığın temel taşı olan logos (doğa yasası/akıl/düzen) kavramından
türemiştir. İnsanlar ancak logos’a içkin olarak katılabildikleri takdirde
akıllı olabilirler. Çünkü logos her yerdedir; içimizde, toplumda, doğada…
Mutluluk
Mutluluk kavramı her
dönemde filozofların üzerine düşündüğü ve tartıştığı bir kavram olmuştur.
Örneğin Sokrates için mutluluk, dışarıdan gelen ödüller ile, başkalarından
gelen övgüler ile asla elde edilemez. Mutluluk, insanın kendi içerisindedir.
İhtiyaçlarımızı ne denli az tutar isek o kadar çok mutlu olabiliriz.
Sokrates’in şu sözü onun mutluluk anlayışını açıklamaktadır: ‘’Mutluluk daha fazlası için uğraşarak değil,
daha azdan keyif duyma kapasitesine ulaşma ile elde edilir.’’ Platon ve
Aristoteles de Sokrates’e benzer mutluluk görüşlerine sahiptir. Mutluluğun
insanın kendi içerisinde bulunduğuna dair pek çok söylemde bulunmuşlardır.
Örneğin Platon, ‘’Mutlu olmak için sadece
kendisine ihtiyaç duyan insan, mutlu bir yaşam için en kısa ve pratik yolu
bulmuş demektir.’’ diye bir açıklamada bulunmuştur. Aristoteles de ‘Mutluluk eğlencelerle değil, erdemle
sağlanır.’’3 demiştir.
Sokrates’in,
Platon’un ve Aristoteles’in mutluluk anlayışı ile Stoacıların mutluluk anlayışı
arasında büyük bir benzerlik görmekteyiz. Stoacılar için mutluluk Logos4
ile ilişki içerisindedir. Mutluluk, insanın içerisinde bulunmaktadır ve insanın
etrafında gerçekleşen olaylara karşı verdiği tepki mutluluğunu etkilemektedir.
İşte Logos’un önemi tam da burada ortaya çıkmaktadır: Logos sayesinde gelişen
olaylara karşı olan tepkimizin nasıl olacağını kendimiz seçebilir,
belirleyebiliriz. Bunun için de doğanın ve kendi doğamızın farkında olmamız gerekmektedir.
Eğer insan, mutluluğu kendi içerisinde değil de dışarıda arıyor ise her zaman mutsuz
olmaya mahkumdur.
Stoacı filozof
Hrisippos evrenin düzeni ve insanın bu düzen içerisindeki tepkileri ile ilgili
olarak şu açıklamayı yapmıştır: ‘’Eğer
yokuşun başında duran silindiri itersen silindir aşağı doğru yuvarlanır. Fakat
bunun nedeni yalnızca itilmesi değildir. Bu, izleyen neden (antecedent
cause)dir. Yuvarlanmayı gerçekleştiren olan asıl sebep, silindirin şeklidir. Aynı
izleyen neden bir küpe uygulansaydı küp yuvarlanmazdı. Bunun nedeni, küpün
köşeli yapısı yani onun doğasıdır. Aynı şey insanlar için de geçerlidir. Dışsal
nedenler değişik yönlerde harekete geçirici de olsa tepki her zaman kişinin
kendi doğasına bağlıdır.’’
Stoacılar için
Tanrı, Logos ve doğa ile eş değer niteliktedir. Bu sebep ile insan, kendi
doğasına ve bu evrenin düzenine uygun şekilde hareket ettiğinde insanın mutlu
olması kaçınılmazdır.
İnsanın bir idealin
peşinden koşmasına da gerek yoktur çünkü evren, insanın aradığı idealliğin de
ötesinde işlemektedir. İnsanın, elde edebileceklerinin bilincinde olduğu ve
aklının iplerini elinde tuttuğu sürece mutlu olmaması mümkün değildir. Akla
sadık kalmayarak ideali dışarıda arayan, başına gelenlere de katlanamayan
insanın mutluluğu bulamayıp çaresizce acı çekme durumu, Stoalı filozof
Epiktetos tarafından şu şekilde açıklanmıştır: ‘’Başımıza gelenler yüzünden değil, onlar hakkındaki algımız yüzünden
acı çekeriz.’’
Depresyon ve İntihar
Stoacılar için,
akıllı bir insanın intiharı ahlaki olarak bir doğru ya da bir yanlış değildir.
İntihar, karşılaşılan bir durumda yaşama ya da ölüme karar verme hakkıdır.
Stoacı Seneca ‘’İyi insan, yaşaması
gerektiği kadar yaşar; yaşayabildiği kadar değil.’’ der. Bir örnek olarak;
Stoacılığın kurucusu olan Kıbrıslı Zenon yaşlandığında intihar ederek ‘yaşama
son verme hakkı’nı kullanmıştır.
Depresyona Çare Olarak
Stoacılık
‘’Bitmeyen acılar
dinecek diye ümitle, sabırla geçer mi ömür?’’
Çağımızın hastalığı
olarak depresyon evde, işte, okulda, her yerde ve her an zihnimizi ele geçirmiş
durumda. Gelecek kaygılarımız, maddi sıkıntılarımız, en önemlisi de tüm
bunlardan kaynaklanan ‘mutlu olamama’ sorunumuz bütünüyle bizleri etkilemekte
ve hayattan zevk alamamamıza, acı duymamıza sebep olmaktadır. Şunun bilincinde olmalıyız:
Ruhsal sıkıntılarımızın hemen hemen hepsi elimizde olmayan şeyleri istemekten
ve elimizin altında olan şeylerin ise değerini bilmemekten kaynaklanıyor.
Bu sorundan
kurtulmak için ilk olarak kendimize şu gibi soruları sormalıyız: ‘’Mutlu olmak
için ne yapmalıyım?’’, ‘’Beni üzen şeyler neler?’’, ‘’Başkaları benimle alay
eder ise ne tepki vermeliyim?’’, ‘’Ölüm neden beni korkutuyor?’’ veya ‘’Niçin
hayatımı sonlandırmak istiyorum?’’… Bu soruları cevaplandırırken izleyeceğimiz
yol soruları ortadan kaldıracak, zihnimizi rahatlatacak ve sağlıklı şekilde
üreteceğimiz çözümler ile de içimize dönerek mutluluğu keşfetmemizi
sağlayacaktır. Bu keşif için ise Stoacıları iyi anlamak gerekmektedir.
Depresyona
karşı mücadelede Stoacı öğretinin temelleri şu şekildedir:
-Bu dünya ön görülemez olaylar ile doludur. Dışarıdaki
olayları kontrol edemeyiz ve mutluluğumuzu da bu olaylara bağlı kılmamalıyız.
-Bu kaotik dünyada insan olarak hayatımız sadece kısacık bir
andan ibarettir.
-Bir erdem için yaşamak en büyük mutluluktur. (Burada Aristoteles’in
‘Mutluluk erdemlerle sağlanır.’ fikri ile benzerlik görmekteyiz.)
-Kontrol sahibi, sabırlı ve güçlü olmak önemlidir.
-Mutsuz olmanın sebebi mantık yerine duygularımıza
yenilmemizdir.
Şimdi ise kafamızda
yer alan soruları cevaplandırmak için Stoacıların yaşam ile ilgili sözlerine
kulak vermekte fayda var:
‘’Başkaları sana çok
kaba, çok bencil geldiğinde önce bir kendine bak. …Böyle durumlarda en güzel
intikam onlar gibi olmamaktır.’’ diyor Stoacı Marcus Aurelius. Diğer
insanlar bizimle alay ettiğinde, bizi kötü yönde eleştirdiklerinde kendimize
hakim olmalıyız. Önce kendi içimize bakmalı, kendimizi tartmalı ve sonrasında
vereceğimiz -aşırılıktan uzak- tepkiyi belirlemeliyiz. Mutlu bir hayatın
anahtarı burada saklıdır.
‘’İnan bana,
hayatındaki dengeyi sağlamak ekonomideki dengeyi sağlamaktan çok daha iyidir.’’ diyor Stoacı Seneca. Modernite
içerisinde bizi en çok sarsan bir diğer nokta maddi sıkıntılardır. Bu çağda
hepimiz insani yaşam koşulları için paraya ihtiyaç duymaktayız fakat ruhumuzun
maddi koşullardan dolayı zarar görmesine de izin vermemeliyiz. Seneca’nın bu
sözü bize tekrardan ‘içimize’ dönmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
‘’Yapmak istediklerimiz
için zorlu ve uzun eğitim süreçleri geçirmemiz gerekir. Hazır olmadığımız
şeyler için acele etmemeliyiz.’’ diyor Epiktetos. Burada sabrın gerekliliğini görmekteyiz.
Kendimizi geliştirdikçe, ufkumuzu genişlettikçe şu an isteyip de sahip
olamadıklarımıza zamanı geldiğinde sahip olabiliriz.
‘’Harekete geçmemize
engel olanlar, hareketimizi geliştirir. Yolumuzda duran şey zaman içerisinde
yolun kendisi olur.’’
diyor Marcus Aurelius. Burada da yine sabrın ve dışarıdan gelen olumsuzluklara baş
kaldırının önemini görmekteyiz. Hayatımızda engel olarak gördüğümüz şeyler
ileride bizi olumsuz olarak etkilemeyecektir.
‘’Gerektiğinden önce
çekilen acı, gerektiğinde çekilen acıdan daha fazladır.’’ diyor Epiktetos. O, bizlerden farklı
olarak şunun farkına varmıştır: Bir acıyı düşünmek, o acıdan çok daha fazla
zarar verir. Bu sebep ile anlık olaylar ile ilgilenmeli, anı neşesi ile de
hüznü ile de yaşamalıyız.
Sonuç olarak eğer ki
yarın ne olacağını kestiremiyor, bunun için de kaygılanıyor ve dış dünyanın
etkilerinden kaynaklanan sorunlarımızı düzeltmek için ruhumuzu yıpratıyor isek
Stoacıları kavramalı ve öğretilerini hayatımızın önemli bir yerine koymalıyız.
Hangi kıtada, hangi ülkede veya hangi şehirde olursa olsun tüm insanlar için
önem taşıyan şey, dış dünyada karşılaşılan tüm zorluklara duyarsız kalabilmek
ve böylece kendi iç huzurunu, mutluluğunu bulabilmektir.
Modern insanın
depresyon ile savaşı Stoacı öğretinin yol göstericiliği ile aydınlığa
kavuşacaktır.
Simge ARMUTÇU, 03.04.2019
(1) Stoa Felsefesi, Jean Brun, syf:35, İletişim Yayınları, 1. baskı,
çeviren: Medar Atıcı
(2) ‘’Eski Yunanca logikos kavramı, anlamve değer yüklü logos
kavramından türetilmiş bir kavramdır ve logos’tan pay alan, logos ile ilgili
olan, rasyonel, akıllı, entelektüel ve mantıklı anlamlarına gelmektedir.’’
/Erken Stoacılarda Mantık, Doğan Göçmen, syf:1, birinci paragraf
(3) Nikomakhos’a Etik, Aristoteles, syf:225, paragraf:1177, Say
Yayınları, 3. baskı, çeviren:Furkan Akderin
(4) Stoacılar için insan aklı, doğada var olan ‘’her şeyin aklına’’
dayanır. Bu, Herakleitos’un Logos’u ile aynıdır.
Kaynak:
- Stoa Felsefesi, Jean BRUN, İletişim
Yayınları, 1. baskı, çeviren: Medar AKICI
- Erken Stoacılarda Mantık, Doğan
GÖÇMEN
- Stoacılıkta İnsan Kavramı / Bazı
Erken Stoacıların Fragmanlarından Seçmeler, çeviren ve derleyen: Doğan GÖÇMEN
- Nikomakhos’a Etik, ARİSTOTELES, Say
Yayınları, 3. baskı, çeviren: Furkan AKDERİN
- Mutluluk Öğretisi Bağlamında Stoa
Felsefesi, Yasemin KAYA
- Fight Mediocrity/
Stoicism-Meditations By Marcus Aurelius Animated Book Review, on Youtube
- Stoacılık: Vakur İnsanın Felsefesi, https://fularsizentellik.com/journal/2018/8/19/stoacilik
Yorumlar
Yorum Gönder